İNTİHAL YAPTIRIMSIZ KALDI !
ÜNİVERSİTELERDE
BİLİMSEL AŞIRMACILIK ARTIK SERBEST!
BASIN AÇIKLAMASI
Evrensel bilim ahlakı normlarına
uymak, bilim insanları için olmazsa olmaz bir zorunluluk olup intihal/bilimsel
aşırmacılık utanç verici ve yüz kızartıcı bir suçtur. Bilimsel aşırmacılığın ,
hafife alınarak örtbas edildiği ve yaptırımsız bırakıldığı bir ülkede
çağdaşlıktan söz edilemeyeceği gibi o ülke bilim dünyansın saygın üyeleri
arasında asla kabul görEmez. Çağdaş ülkelerde bilimin namusunu bilimsel aşırma
yapanlardan koruyan cezai yaptırım ise, sahip olunan akademik ünvanın geri
alınarak üniversite öğretim üyeliği mesleğinden çıkarılmaktır. Ortaya çıkarılan
bilimsel aşırmacılıklar her ne kadar çoğu kez örtbas edilse de bu
yaptırımı ülkemizde benimsemiştir.
YÖK Yasası’na göre çıkarılan Öğretim Elemanları Disiplin Yönetmeliği’ne göre “bir başkasının bilimsel eserinin veya
çalışmasının tümünü veya bir kısmını kaynak belirtmeden kendi eseri gibi
göstermek” intihal yani bilimsel aşırma suçu oluştur ve cezai
yaptırımı da “üniversite
öğretim mesleğinden çıkarılmak” tır. Bu intihal tanımı uluslararası olarak da
kabul edilmiş bir tanımdır.
YÖK sisteminin, öğretim
elemanlarının bilimsel yayınlarının değerlendirilmesinde, nitelik ilkesini
terkedip niceliğe değer vermesiyle birlikte yayın sayılarında görülen göreceli artışa
karşın üniversitelerimizde gözlenen
intihal olaylarının hızla arttığı
yadsınamaz bir gerçektir.
Öyleki intihal olayları, yaygınlık
ve sayısı bakımından giderek üniversitelerimizin en önemli sorunlarından biri
haline gelmiştir. Sorunun büyüklüğü karşısında Öğretim Elemanları Disiplin
Yönetmeliği’nin 11. maddesine 1998 yılında eklenen bir fıkra ile intihal,
öğretim üyeliği mesleğinden çıkarılmayı gerektiren yüz kızartıcı bir eylem
olarak tanımlanmıştır. Fakat caydırıcı olması beklenen bu ağır yaptırım, YÖK’ün
hiç bir döneminde tarafsız ve bilimsel bir anlayışla uygulanmadığından amacına
ulaşamamıştır. Aşırmacılık başta olmak üzere herhangi bir bilimsel yolsuzluğa
bulaşmış yandaş öğretim elemanlarının korunması nedeniyle yaptırım çoğu kez kağıt
üzerinde kaldığından yara kanamaya devam
etmektedir.
Durum böyleyken Danıştay İdari
Dava Daireleri Kurulu’nun 15 ay önce aldığı ve kamuoyunun ilk kez bu
açıklamayla öğreneceği bir karar, intihal suçunu tamamen yaptırımsız
bırakmıştır. Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, Eylül 2012 de aldığı bu
kararda “Öğretim Elemanları Disiplin
Yönetmeliği’nde intihal suçunun yaptırımı olarak yer alan üniversite öğretim üyeliğinden
çıkarılma cezasının, 2547 sayılı YÖK Yasası ile
657 sayılı Devlet Memurları Yasası’nda bu cezaya ilişkin bir düzenleme
bulunmadığı” gerekçesiyle hukuka aykırı olduğuna hükmetmiştir (*).
Danıştay İdari Dava Daireleri
Kurulu’nun, intihal suçunun yaptırımı olan meslekten çıkarma cezasına ilişkin
olarak verdiği bu kararla, bilim
insanları için yüz kızartıcı bir suç
olan intihal/ bilimsel aşırmacılık suçu fiilen yaptırımsız kalmıştır. Bu
yaptırımsızlık, herhangi bir yasal düzenleme yapılmadıkça intihal yapmanın hukuken serbest olması
demektir.
Öğretim Üyeleri Disiplin
Yönetmeliği 547 sayılı YÖK Yasası gereğince çıkarıldığından, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun cezanın
kanuniliği (yasalra dayanması) ilkesi yönünden aldığı bu karar tartışmaya
açıktır.
Bu durumda YÖK’ün yapması gereken kararda belirtilen
yasal dayanaksızlığı giderecek bir yasa çıkarılması
için Milli Eğitim Bakanlığı ve TBMM nezdinde girişimde bulunmaktır. Ancak YÖK yüksek yargı kararının alındığı
Eylül 201 den bu güne kadar böyle bir girişimde bulunmamıştır. YÖK’ün Danıştay
İdari Dava Daireleri Kurulu’nun söz konusu kararını üniversite
rektörlüklerine bildirmek için gönderdiği (15 Nisan 2013 tarihli) yazıya ilişkin
olarak geçtiğimiz
günlerde İstanbul Üniversitesi’nin resmi internet sitesinde yayınlanan, rektörlük
genelgesi (*) bu durumu doğrulamaktadır.
YÖK Başkanlığı, disiplin yönetmeliğindeki öğretim üyelğinden
çıkarma cezasının söz konusu yargı kararıyla uygulanamaz hale gelmesiyle doğan yasal boşluğu gidermeye yönelik bir
girişimde bulunmamakla görevi ihmal suçu işlemiştir. YÖK’ün üniversitelere
gönderdiği 15 Nisan 2013 tarihli genelgede (*) “intihal
iddiası ile açılan
soruşturmalarda yargı kararı doğrultusunda işlem yapılması” istendiğinden
bu ihmal, bilimsel aşırmacılık suçu işleyenlerin söz konusu yüksek yargı kararının
alındığı Eylül 2012 den bu yana 15 aydır cezalandırılamaması sonucunu
doğurmuştur. YÖK’ün bu genelgesine göre şu anda herhangi bir üniversitede yapılmakta
olan intihal soruşturmasında intihal suçu sabit bulunan bir öğretim üyesi
hiçbir suç işlememiş gibi görevine devam edebilecektir.
Diğer yandan Danıştay İdari Dava
Daireleri Kurulu’nun bu kararına göre, öğretim elemanlarına intihal suçu nedeniyle
geçmişte verilmiş öğretim üyeliği
mesleğinden çıkarma cezalarının tümü “hukuken
yok hükmünde sayılma” durumuna gelmiştir.
Bu güne kadar bilimsel aşırmacılık
nedeniyle üniversiteden atılan öğretim elamanlarına görevlerine geri dönme ve
atıldıkları tarihten bu güne kadar olan maaş ve her türlü maddi haklarını talep
etme olanağı doğmuştur. Böyle bir uygulama devletin tirilyonlarca liralık
zarara uğratılması bir yana yüz kızartıcı bir
bilimsel yolsuzluk olan intihalin ödüllendirilmesi demektir. Bu durum çağdaş bir
ülkede bir örneği asla görülemeyecek olan bir skandaldır.
İlgili makamları, görevini ihmal
ederek üniversitelerdeki bilimsel ahlak anlayışının tamamen çökmesine neden olacak bu skandala
yol açan YÖK Başkanı hakkında gereğini yapmaya davet ediyorum.
Üniversitelerde işlenen bilimsel
aşırmacılık suçlarının yaptırımsız kalması sonucunu veren Danıştay İdari Dava
Daireleri Kurulu’nun bu kararı ile doğan yasal boşluğun sürüp gitmesine izin
verilemez. Yasama organı gerekli yasal
düzenlemeyi acilen yapıp, bilimsel yolsuzluk yapmaya niyetlenenleri daha da
cesretlendirecek bu duruma bir an önce son vermelidir.
Kamuoyuna duyurulur. Saygılarımla.
Prof Dr. Kayhan KANTARLI
Ege Üniversitesi Emekli Öğretim
Üyesi
(*) Açıklamada
kaynak olarak gösterilen Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu kararına aşağıdaki adresten ulaşılabilmektedir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder